Denizli Devlet Hastanesi’nde göreve başlayan Hematoloji Uzmanı Dr. Nevin Alayvaz Aslan, Lenfoma hastalığına dikkat çekti.
Hematoloji Bölümünün erişkin hastalardaki demir eksikliği, B12 eksikliği ve diğer nedenlere bağlı kansızlık, kanama ve pıhtılaşma bozuklukları, kan hücrelerindeki düşüklük ve yükseklik durumları, talesemi, anemi gibi genetik hastalıklar ile kan ve lenf bezi kanserleri gibi oldukça geniş bir alanda hizmet verdiğini belirten Uz. Dr. Nevin Alayvaz Aslan, Dünyada bir milyondan fazla insanın yaşadığı lenfoma hastalığı ile ilgili bilgiler verdi. Aslan: “Lenfoma lenfatik sistemin kötü huylu bir hastalığıdır. Tüm dünyada her gün ortalama bin kişi lenfoma tanısı almaktadır. Lenfoma bulaşıcı bir hastalık olmayıp, hastalığa neden olan faktörler tam olarak bilinmemektedir. Bazı virüsler (EBV,HTVL gibi), bazı kimyasal maddeler ile uzun süreli temas, aile öyküsü, ve immün yetmezlik başlıca neden olan faktörlerdendir. Hodgkin ve Hodgkin- dışı lenfoma olarak iki gruba ayrılan lenfomaların, 60’dan fazla alt tipi mevcut olup, her alt tipin semptom ve buguları farklı olduğu gibi tedavisi de farklıdır” diye konuştu.
Bazı lenfoma çeşitlerinin çok hızlı ve agresif bir karakter gösterdiğini, bazılarının da yıllarca süren sessiz ve yavaş bir seyir (indolent) sergilediğini belirten Uz. Dr. Aslan, şöyle devam etti: “Yavaş seyir gösteren lenfomalar zaman içinde karakter değiştirebilir, daha hızlı bir klinik izleyebilir. Lenfoma klinik olarak lenf bezelerinde büyüme ile kendini gösterir. Büyüyen lenf bezeleri boyunda, koltuk altında veya kasıkta elinize gelebilir. Hastalıklı lenf bezelerinde genellikle ağrı olmaz iken, zaman içinde büyüme ve çoğalma görülebilir. Lenfomanın diğer belirtileri arasında ateş (38°C’yi aşan), kilo kaybı (son altı ayda %10’dan fazla) ve gece terlemesi (çamaşır veya çarşaf değiştirmeyi gerektirecek şiddette) yer almaktadır. Bu şikayetleri mevcut olan bireylerin doktorlarına başvurmaları önerilir” dedi.
Lenfoma, Tedavi Edilebilir Bir Hastalık
Hematoloji Uzmanı Dr. Nevin Alayvaz Aslan, lenfoma tedavisinin hastalık evresi ve risk belirlenerek planlandığını vurgulayarak tanı ve tedavisine ilişkin şunları söyledi: “Lenfoma tanısı esas olarak hastalıklı dokunun çıkartılması ve patolojik olarak incelenmesi ile konur. Kan tetkikleri veya görüntüleme yöntemleri lenfoma tanısını koyduramazlar fakat hastalığın karakteri hakkında detaylı bilgi verirler. Tanısı konulan hastalar hematoloji polikliniğimize başvurduğunda ayrıntılı biyokimya testleri ve mutlaka hepatit testleri yapılmakta, evreleme için ise PET görüntülemesi ve bilgisayarlı tomografi görüntülemesi istenmektedir. Özellikle hepatit B taşıyıcılığı olanlarda lenfoma tedavisi verilmeden önce Hepatit B açısından enfeksiyon veya gastroenteroloji uzmanlarınca değerlendirme gerekmektedir. Lenfoma konusundaki bilgilerin büyük bir hızla gelişmesi ve tedaviye yansıması sonucu yeni ajanların hastalık tedavisinde çığır açtığı günümüzde, lenfoma alt tipi konusunda farkındalık önem kazanmaktadır. Örneğin bazı lenfoma tiplerinde yüksek doz tedaviler uygulanabileceği gibi, bazı tiplerde tanı konulduktan sonra hiç bir tedavi başlanmadan hastalar uzun yıllar sorunsuz olarak izlenmektedir. Tedavi planı yapılırken hastanın yaşı, performansı, ek hastalıklarının varlığı dikkate alınır. Lenfoma, modern kemoterapi, radyoterapi teknikleri ve kök hücre nakli sayesinde günümüzde tedavi edilebilir kanserler arasında sayılmaktadır. Yakın zamanda keşfedilen hedefe yönelik akıllı moleküllerin kullanımı ile lenfomalar daha az yan etki profili ile daha başarılı yönetilebilir hastalıklar haline gelmiştir. Lenfomaların bazı tiplerinde tam iyileşme sağlanması artık birincil tedavi hedefi haline gelmiştir. Tedavinin başarısında hasta uyumu ve hasta yakınlarının sosyal desteği, temizlik koşullarına uyulması da çok önemlidir” şeklinde konuştu.