ENDOKRİNOLOJİ UZMANINDAN HİPOGLİSEMİ UYARISI
17 Ekim 2019

Denizli Devlet Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Dr. İffet Dağdelen Duran, düşük kan şekeri rahatsızlığı yani hipogliseminin, bilinç kaybına neden olabilecek kadar tehlikeli olduğunu belirterek rahatsızlığın nasıl geliştiği ve nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında önemli bilgiler verdi.

Endokrinoloji Bölümünün, endokrin sistem hastalıklarıyla uğraştığını belirten Endokrinoloji Uzmanı Dr. İffet Dağdelen Duran, bölümde; diyabet, tiroid hastalıkları, metabolik bozukluklar, hormonların fazla ya da az üretimi, menopoz, osteoporoz, hipertansiyon, yağ metabolizması ile ilgili hastalıklar, infertilite (kısırlık), büyüme geriliği (boy kısalığı), salgı bezlerinin tümörleri, şişmanlık, kemik erimesi ve kemik mineral bozukluklarının teşhis ve tedavisinin yapıldığını söyledi. Duran, bu hastalığı bulunan kişilerin düzenli takiplerini aksatmaması gerektiğine dikkati çekerek halk arasında şeker düşmesi denen ve sık yaşanan hipoglisemi hakkında bilgi vererek şöyle konuştu; “Diyabeti olan hastaların kanlarında çok fazla şeker vardır. Diyabet çok çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir. Tam tersi olup düşük kan şekeri hastalığı olarak bilinen hipoglisemi dakikalar içinde hayati sorunlara yol açabilir ve insülin kullanan herkeste görülme ihtimali mevcuttur. Kandaki şeker oranının aniden 70 mg/dl’nin altına düşmesine hipoglisemi denilmektedir. Hipogliseminin en önemli nedeni sağlıksız ve düzensiz beslenmedir. Aşırı şeker tüketimi, besin yetersizliği, sağlıksız yaşam tarzı, aşırı yorgunluk, aşırı alkol tüketimi, herhangi bir tümör, böbrek ya da karaciğer rahatsızlığı, insülini gereğinden fazla almak ya da insülin enjeksiyonlarının yerini değiştirmek, şeker hapının dozunun fazla gelmesi hipoglisemi nedenleridir” dedi.

Hipogliseminin belirtilerinin; açlık hissi, titreme, huzursuzluk, göz kararması, terleme, dil ve dudakta karıncalanma, solukluk ve çarpıntı gibi yakınmalar olduğunu, ağır hipoglisemide ise bilinç kaybı oluşabileceğini dile getiren Uz. Dr. Duran; “Farklı olarak bazı insanlar, özellikle de diyabetliler, hipoglisemi belirtilerini daha az fark edebilirler. Örneğin 45 kan şekeri ile herhangi bir şey yokmuş gibi dolaşabilirler. Eğer hipoglisemiden şüpheleniliyorsa; kan şekeri aleti ile şekeri ölçmek gerekir. Belirtilerin yanında kan şekeri 70 mg/dl'nin altında bulundu ise hipoglisemi tedavisine başlanmalıdır. 2-3 adet kesme şeker ağza atılabilir ya da 1 çay bardağı meyve suyu/limonata içilebilir, hipoglisemi ana öğünden az önce oluştuysa, hemen yemek yenebilir. Sonrası 10-15 dakika içinde değişiklik yok ya da kötüleşme mevcutsa şeker alımına (aynı miktarda) devam edilmelidir. Bilinç kaybı yaşanmışsa hastaya ağızdan hiçbir şey verilmez, sağlık merkezinde damardan glukoz verilmeli ya da sağlık merkezi dışı şartlarda kas içine glukagon enjeksiyonu yapılmalıdır. Bu yüzden glukagon enjeksiyonu yapılışını önceden bizzat hasta yakının öğrenmesi gerekir. Hastanın bilinci açılmıyorsa enjeksiyon tekrarlanmalı ve profesyonel yardım alınmalıdır. Hipoglisemi tedavisinde hastalığın belirtilerinin önlenmesi, beyin hasarına yol açmaması ve hipogliseminin tekrarının önlenmesi hedeflenir. Düzenli beslenme ve minimum şeker tüketimi ile hipogliseminin önüne geçilebilir” şeklinde konuştu.

Hazır Basit Şekerli Gıdalardan Uzak Durulmalıdır
Uz. Dr. Duran, eğer yemek yedikten bir süre sonra şeker seviyesi birdenbire normalin altına düşüyorsa buna reaktif hipoglisemi dendiğini, bu durumda yemek yedikten sonraki iki-dört saat içinde aşırı derecede açlık ve halsizlik hissedilebileceğini, tatlı ve şekere aşırı bir düşkünlük, aşırı derecede sinirli olma, karamsarlık ve moral bozukluğu yaşanabileceğini vurgulayarak şu önerilerde bulundu: “Bu hasta grubu üç saatten fazla aç kalmamalı ve günde altı ya da sekiz öğün yemelidir, basit şekerlerden ve aşırı yağlı yiyeceklerden uzak durmalıdır. Bunun yanında düzenli bir fiziksel aktivite de etkilidir. Sağlıklı beslenmeye dikkat etmeli, spor yapmalı ve kendine iyi bakmalıdır. Hipoglisemi ve reaktif hipoglisemi hastalarının yanlarında her an şekerli ve tatlı bir şey bulundurmaları gerekir. Ancak bunlar sadece kısa vadeli ve acil durumlar için işe yarayan çözümlerdir. Şeker ihtiyacı için daha çok meyve ve sebze tüketmek ve hazır basit şekerli gıdalardan (beyaz şeker, mısır şurubu girmiş gıdalar, şekerli gazlı içecekler, meyveli renkli şekerler, hazır paketli gıdalar) uzak durmak herkesin yerine getirmesi gereken bir zorunluluktur” dedi.