Denizli Devlet Hastanesi Çocuk ve Genç Psikiyatri Uzmanı Dr. Nazlı Kapubağlı Çetin, Covid_19 pandemi döneminde uygulanan 20 yaş altı sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle uzun süre evden çıkamayan çocuk ve gençlerin ruh sağlığında değişiklikler gözlenebildiğini ifade ederek ailelere bu konuda önerilerde bulundu.
Covid-19 pandemi ilanı sonrasındaki bilinmezlik ve belirsizlik, okulların zamanından önce kapanması ve daha sonrasında gelen 20 yaş altı sokağa çıkma kısıtlamalarının çocuk ve gençlerin ruhsal durumlarını etkilediğini belirten Uz. Dr. Nazlı Kapubağlı Çetin, bu dönemde çocukların ruhsal sağlıklarının korunmasının, fiziksel sağlıklarının korunması kadar önemli olduğunu söyledi. Çetin, ailelere önerilerde bulunarak; “Covid-19 salgını, yaş grubu fark etmeksizin bireylerin yaşam rutinlerinde değişmelere neden oldu. Çocuklar okula gidemediler ve evden eğitim almaya çalıştılar, fiziksel mesafeyi sağlamak için, arkadaşları ve akrabaları ile görüşemediler. Anne babaların bir kısmı evden çalışmak ya da kısıtlamalar sebebiyle çalışma hayatlarına ara vermek durumunda kaldılar. Öncelikle bu durum karşısında çocukların ruhsal sağlıklarının korunmasının, fiziksel sağlıklarının korunması kadar önemli olduğu açıktır. Dolayısıyla bu süreç içinde çocuğun soru sormasına izin verilmeli, yaş gruplarına uygun kısa ve net cevaplar ile çocukların soruları cevaplanmalı, tekrarlayan sorulara veya karşı çıkmalara karşı sabırlı olunmalıdır. Kaygılarını yatıştırmak için gerçekçi olmayan sözler verilmemeli, belirsizliği süren konular ile ilgili vaatlerde bulunulmamalıdır. Çocuk ve gençleri virüsten korunma, hijyen ve mesafe kuralları ile ilgili bilgilendirirken; hem kaygılarını arttırmamak hem de durumun ciddiyetini azaltmamak önemlidir” şeklinde konuştu.
Ebeveynler Sakin ve Uzlaşmacı Tavır Takınmalıdır
Çocuk ve Genç Psikiyatri Uzmanı Dr. Nazlı Kapubağlı Çetin, ev içerisinde öncekine göre daha fazla vakit geçirileceği ve evden sürdürülen eğitim ailenin denetiminde geçtiği için zaman zaman çocuk ve ebeveyn çatışmalarının olabileceğine vurgu yaparak ebeveynlerin bu durumlarda sakin ve uzlaşmacı tavırlarını sürdürmelerini istedi. Çetin: “UNICEF, ailelerin geçici de olsa “yeni normale” göre kendilerini tekrar düzenlemelerini tavsiye etmektedir. Bunun için öncelikle sakin ve tedbirli olmayı, sonraki basamakta ise rutinleri oturtmayı önermektedir. Evde çocuklarla beraber vakit geçirmek zorunda olan anne babalar, günlerini çocukla oynanacak zamana, kendi sosyalleşmeleri için gerekli zamana, kendi iş ve uğraşlarına da zaman ayıracak şekilde düzenlemelidirler. Özellikle ergenlik dönemine kadar olan çocuklar yetişkinlerin davranışlarını aynaladıkları için onlarla aynı ortamda iken tepkilere dikkat edilmeli, tv veya sosyal medya haberlerine maruziyetleri kontrol edilmelidir. Kaygılarını isimlendirmede yardımcı olunmalı, bu yaş döneminde kaygı artışının çocuklarda ağlama, uykuya dalma güçlükleri, yeme sorunları, davranışlarda değişimler veya daha küçük yaşlardaki alışkanlıklarına dönmeye sebep olabileceği akılda tutulmalıdır. Akrabaları, öğretmenleri ve arkadaşları ile çevrimiçi iletişimlerinin sürdürülmesi çocukların uyumunu arttıracağı gibi mesafe ve hijyen kurallarının başkalarının faydalarına olduğu da hatırlatılmalıdır” dedi.
Gençler de Teknoloji ve Sosyal Medya Kullanımı Artabilir
Gençlerde ise yaşamın önemli bir parçasını oluşturan akran gruplarından fiziksel olarak uzaklaşma ve aile bireyleri ile sürekli bir arada olma durumunun kaygıları arttırma; mutsuz, hevessiz, enerjisi düşük hissetmeye sebep olabildiğini dile getiren Çetin; “Kısıtlamalardan dolayı cezalandırılmış hissedebilen gençler, iletişimlerini sürdürebilmek için teknoloji ve sosyal medya kullanımlarını arttırabilirler. Bazı gençler ise durumu reddederek yok sayabilir ve yaşamlarında herhangi bir değişiklik yapmayı kabul etmeyebilirler. Bu gibi durumlarda gençlerin duyguları normalleştirilmeli, durum kendilerine gerçekçi çerçevede açıklanmalı ve ebeveynler ile gençlerin ortak kararları ile günlük rutinler ve alınacak önlemler düzenlenmelidir. Okul hayatının kaybından kaynaklanan akran iletişiminin azalmasının önüne geçmek için teknoloji ve sosyal medya kullanımı ile ilgili kurallar yeniden düzenlenmelidir” diye konuştu.
Özellikle daha önceden çeşitli ruhsal zorlukları veya travmatik yaşantıları olan, aile sorunları yaşayan veya yakınlarını kaybeden çocukların, artmış ruhsal bozukluk riski altında olduğunu belirten Çetin, bu belirtileri anne baba ve diğer bakım veren kişilerin takip etmesi, belirtilerin 2 haftadan uzun sürmesi durumunda çocuk ve genç psikiyatri uzmanına başvurmalarını önerdi. Yine herhangi bir psikiyatrik tanı ile takip ve tedavisi devam eden çocuk ve gençlerde oluşabilecek değişikliklerin gözden kaçmaması açısından düzenli görüşme ve önerilen zaman aralıklarındaki kontrollerin de aksatılmaması gerektiğini söyledi.